Üniversitelerde öğrenimden sonra kazanılan unvanlar; 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu`nun 43. Maddesinin (b) bendi "b. (Değişik: 17/8/1983 - 2880/24 md.) Aynı meslek ve bilim dallarında, eğitim-öğretim yapan üniversitelerde, eğitim-öğretim, metod, kapsam, öğretim süresi ve yıl içindeki değerlendirme esasları bakımından eşdeğer olması ve öğrenimden sonra kazanılan unvanların aynı ve elde edilen hakların eşdeğer sayılması hususu Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine; öğretmen yetiştiren birimler için belirtilen esasların tespiti Milli Eğitim Bakanlığı ile de işbirliği yapılarak, Yüksek Öğretim Kurulunca düzenlenir." hükmü gereğince, Üniversitelerarası Kurul`un önerisi üzerine Yüksek Öğretim Kurulunca düzenlenmektedir.
Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından Yüksek İnşaat Mühendisi unvanı kullanılması hakkında Odamıza gönderilen çok sayıda görüş yazısında, "Yüksek İnşaat Mühendisi" unvanının kullanılabilmesi için lisans derecesini İnşaat Mühendisliği programından almış olmak ve yüksek lisans derecesini de İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı altındaki programlardan almış olmak gerekmektedir." ifadesi kullanılmıştır.
Bu bağlamda, sadece İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı altındaki programlardan herhangi birinden Yüksek Lisans Derecesi almış olan üyelerimizin, YÖK tarafından yüksek inşaat mühendisi unvanı verildiğine ilişkin yazısı üzerine Oda sicil kayıtlarına "Yüksek İnşaat Mühendisi" unvanı işlenmektedir.
Konuya ilişkin düzenlemeler 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun,6235 sayılı Türk Mühendislik ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ile 2 Aralık 2002 tarihli ve 24954 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren TMMOB Ana Yönetmeliği ve ayrıca uzmanlık alanlarına göre meslek mensubu açısından bağlı bulundukları Odalar tarafından yayımlanan Oda Yönetmeliklerinde bulunmaktadır.
3458 sayılı Kanun, mühendislik unvan ve yetkisini, ilgili alanda lisans eğitimi veren okullardan diploma alınması koşuluna bağlamıştır. Her iki alana ait lisans diplomasına sahip olmak ilgili unvan ve yetkileri yasa gereği kazandırmaktadır.
6235 sayılı TMMOB Kanunu ise, ülkemizde mühendislik ve mimarlık unvan ve yetkisine sahip meslek mensuplarının meslekleri ile ilgili işlerle uğraşabilmeleri, bu unvan ve yetki çerçevesinde imza atabilmeleri için uzmanlık alanlarına uygun bir Odaya kaydolmaları zorunluluğunu getirmektedir.
Odalara kayıt ve üyeliğe ilişkin hükümler ise ilgili Kanunlara dayanılarak hazırlanan ve 2 Aralık 2002 tarihli ve 24954 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren TMMOB Ana Yönetmeliği`nde ve Odaların Ana Yönetmeliklerinde bulunmaktadır.
TMMOB Ana Yönetmeliği`nin 52. maddesi "Mühendisliğin ve mimarlığın ayrı ayrı meslek kollarının birden fazlasından diploma ya da ruhsatname almış olanlar, diploma ve ruhsatnamelerinin ilgili bulunduğu Odalardan istediklerine girmekte serbest oldukları gibi, üyelik görev ve yükümlülüklerini her Oda için ayrı ayrı yerine getirmek koşuluyla, birden fazla Odaya da üye olabilir ve üyelik haklarını kullanabilirler" düzenlemesi getirerek, Odamıza ve Mimarlara Odasına üyelik olanaklı kılınmıştır.
Mesleğin uygulama biçimi ve genel esasları ise TMMOB Serbest Müşavirlik Mühendislik Mimarlık Hizmetleri ve Büro Tescil Belgesi Yönetmeliğinde belirlenmiş ve her meslek Odasına ihtisas alanları ile ilgili düzenleme yapma yetki ve görevi verilmiştir.
Odamızda yukarıda belirtilen yetki ve görev çerçevesinde İnşaat mühendisliği hizmetli verilmesinin koşullarını ve esaslarını Yönetmeliklerle belirlemiştir.
Başta Odamız "Ana Yönetmeliği" ve "Serbest İnşaat Mühendisliği Hizmetleri Uyulama Tescil, Denetim ve Belgelendirme Yönetmeliği`nde getirilen koşulların sağlanması, işyeri/büro tescillinin yapılarak faaliyet süresince üyeliğin ve işyeri/büro tescillerin geçerli halde bulundurulması koşulu ile İnşaat Mühendisliği hizmeti verilebilmekte ve imza yetkisi kullanılabilmektedir.
Ancak yukarıda belirtiğimiz mevzuat çerçevesinde ayrı tüzel kişiliğe sahip Mimarlar Odasının da kendi uzmanlık alanı çerçevesinde mesleğin icra biçimini düzenleyen Yönetmelikleri ve uygulama esasları bulunmaktadır. Bu nedenle mimari projeler için imza yetkisi konusunda Mimarlar Odasından bilgi alınması gerekmekte olup, Mimarlar Odasının mevzuatına www.mimarlarodasi.org.tr/ web adresinden, Odamız mevzuatına ise www.imo.org.tr web adresinden ulaşılmaktadır.
2002 yılında kabul edilen 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu`nun özellikle 10. maddesinde gerçekleştirilen değişiklikler mühendis ve mimarların mağduriyetine yol açan sonuçlar doğurmuş, TMMOB ve Odamız asıl olarak 10. madde değişiklikleri üzerinde yoğunlaşmıştır.
2002 yılında yürürlüğü giren 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu`nun mühendis ve mimarları doğrudan ilgilendiren 10. maddesi 2003 yılında gerçekleştirilen değişiklikle iş denetleme belgeleri tam olarak değerlendirilirken, Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği`nde 8 Haziran 2004 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile iş denetleme belgelerinin 1/5 oranında değerlendirileceği hükmü getirilmiştir.
Kanuna aykırı bu Yönetmelik değişikliğinin iptali için Odamız Danıştay 13. Dairesi`ne dava açtı, Danıştay`ın yürütmenin durdurulması kararı üzerine, Yönetmelik değişikliği de iptal edilmiştir.
2008 yılında, Kanunun 10. maddesinde yeni bir değişiklik gerçekleştirilerek madde şu şekilde düzenlendi: "Denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler ilk beş yıl en fazla beşte bir oranında, daha sonraki yıllarda gerçek kişiler ile tüzel kişilerin en az beş yıldır yarısından fazla hissesine sahip olan mühendis ve mimarların iş denetleme nedeniyle alacakları belgeler tam olarak, yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler en fazla beşte bir oranında dikkate alınır."
Bu düzenleme üzerine Odamız,Anayasa`nın, "Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi`nde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, kanun, kanun hükmünde kararname veya içtüzüğün Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün içerisinde Cumhurbaşkanına, iktidar ve ana muhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir" hükmü uyarınca, ana muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesi`ne götürülmesini sağladı.
Ancak, Anayasa Mahkemesi`nin, 16 Haziran 2011 tarih ve 2009/9 Esas-2011/103 Karar sayılı ilamı ile değişikliğin Anayasa`ya aykırılığı iddiası reddedildi ve bu karar 19 Mayıs 2012 tarih ve 28297 sayılı Resmi Gazete`de yayımlandı.
Bunun üzerine, 6 Şubat 2014 tarih ve 6518 sayılı "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adlı Torba Kanunla yeni bir değişikliğe gidilerek, iş denetleme belgeleri değerlendirme oranları "Denetim ve yönetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgeler beşte bir oranında dikkate alınır. Ancak yapımla ilgili hizmet işlerinden elde edilen belgeler yapım işlerinde kullanılamaz" biçiminde değiştirilmiştir.
Böylece denetim ve kontrol faaliyetlerinde bulunan mühendis ve mimarların iş denetleme belgelerinin önce tam olarak, 2008 yılında yapılan değişiklikle ilk beş yıl için 1/5, sonraki yıllar için yine tam olarak, 2014 Torba Kanunu değişikliği ile sürekli 1/5 oranında değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır.
Odamız, meslektaşlarını olumsuz etkileyen bu değişiklik henüz taslak halindeyken Kamu İhale Kurumu nezdinde görüşmeler gerçekleştirmiş ancak olumlu bir sonuç alamamıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan, 2008 yılında yapılan değişikliğe ilişkin yargı sürecinde Anayasa Mahkemesi olumsuz karar vererek söz konusu düzenlemenin hukuka uygun olduğunu belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi kararına konu olan değişiklik ile son düzenleme aynı içeriktedir. Daha önce yargı denetiminden geçmiş ve hukuka uygun olduğu en üst yargılama makamı olan Anayasa Mahkemesi tarafından saptanmış bir konu hakkında hukuki süreç tamamlanmış olduğundan konu hakkında yeni bir hukuki girişimde de bulunulmamıştır.
Bilindiği üzere, 81 ilimizde 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamına giren her türlü yapının denetimi yapı denetim kuruluşlarının bünyesinde istihdam edilen mühendis ve mimarlar tarafından yerine getirilmektedir.
Yapının, yapı ruhsatı alınmasından tamamlanmasına kadar her safhasında imar planına, fen, sanat, sağlık norm ve standartlarına uygun ve kaliteli olarak inşasını denetlemek; herhangi bir aykırılık işlenirse bunları tespit etmek ve ilgili idareye bildirme işlemini bizzat yürüten denetçi ve kontrol elemanı mühendis ve mimarların; devamlı ve tam zamanlı çalışma esasına göre istihdam edilmesi ve sigorta primlerinin de tam zamanlı olarak eksiksiz olarak yatırılması gerekmektedir.
Bu konudaki Bakanlık görüşü için tıklayınız